top of page

İNSANIN DEĞERİNE DAİR


İnsanın değerine dair bir yazıyı ele almak için önce burada geçen kavramları irdelemekte fayda var. Birinci kavram insandır. Arapça ins kelimesinden türetilmiştir. “Beşer, insan topluluğu” anlamına gelir. “Unutmak” manasındaki nesyden insiyân olduğu da ileri sürülmüştür. (Dipnot 1) Unutmasının perde arkasındaki mana Hz. Adem ile Havva’nın verdikleri sözü unutmasından dolayı yasaklı meyveyi yemeleridir. Bu minval üzerinde unutan manasında insan denmiştir. İnsanı tanımlayan bir diğer kavram ise beşerdir. Beşer; varlık ekseninde hem erkek hem de dişiyi kapsayan insan türü ve bu türün maddi ve dış görünümü olan şey anlamına gelir. (Dipnot 2) Tabi burada biz insanın hem beşeri hem de insani yönünü ele almaya çalışacağız.

Kıymet, fiyat, paha, bedel (Dipnot 3) anlamlarına gelen değer kavramı kişinin nesne ile ilişkisinden doğan nitelik olarak anlaşılır. Felsefi olarak ise kişinin kendi kişiselliğinin dışında, yani insanın deneyimlerinin dışında kendi başına var olan kendinde bir nitelik olarak anlaşılır. (Dipnot 4) Değer kavramının üzerinde biraz daha düşündüğümüzde şu çıkarımı yapmakta zorlanmayacağız. Şöyle ki değer, üzerine sonradan eklenen kıymet değildir. Kendinde zaten var olan bir kıymettir.

İnsan ve değer kavramlarını küçük çaplı tanımladıktan sonra şimdi de insanın değeri üzerine fikir teatisi yapmaya geldi. İnsan unutkan bir beşer olmakla beraber aklı ve iradesi de olan bir varlıktır. Akıl ve irade kıymetinin sonucu olarak da yaptıklarından sorumludur. Sorumluluk sahibi bir insan deyince aklın ve iradenin vurgulandığını hatırlatmak isterim. Çünkü bu yetiler olmadan insanı kök manası itibariyle unutan bir beşer tanımı çok sığ kalacaktır.

Söz konusu insan ve onun değeri üzerine konuşacaksak insana değer veren toplumlarla insana değer vermeyen toplumları mukayese etmekte fayda var. Gelişmiş toplumlarda insan doğuştan değerlidir. Değerli olmaları için artı bir özelliğe ihtiyaçları yoktur. Değerli olmaları için bir şeyler yapmalarına da gerek yoktur. Gelişmemiş toplumlarda insan doğuştan değerli değildir. Onun değerli olabilmesi için sonradan kazandığı bazı artı özelliklere ihtiyacı vardır. Mesela güzel, yakışıklı, zengin, zeki veya karizmatikse gelişmemiş toplumlarda değerlidir. Ama güzel değilse ya da yakışıklı değilse, fakirse, zeki değilse, karizması yoksa toplumda fazla değeri yoktur.

Kapitalist toplumlarda mal ve sahibi daha değerli olduğu için bu tür toplumlar gelişmemiş toplumlardır diyebiliriz. Zira insan değil mal öncelenmiştir. Belirli yerlerde kahve içmenin ya da belirli marka telefon kullanmanın bir statü sembolü olarak görülmesi bunun biricik göstergesidir. Yani kısaca insan o tür bir markaya sahipse değerlidir. Sahip değilse değersizdir.

Hristiyanlık dininde de insan doğuştan günahkar doğar. Yeni doğan bebeklerin asli günahından kurtulması için vaftiz edilmeleri gerekir ki bu şekilde arınmış olurlar. Kaynağı ise Adem ile Havva’nın işledikleri günahlardan dolayı her doğan çocuk günahkar sayılmıştır. Bu inanç insanın doğuştan değersizliğini vurgulayan bariz bir örnektir.

Dinimiz İslam’ın insan ya da beşer telakkisi ontolojik manada çok ayrı bir yere sahiptir. Onun insanı ele alış biçimi sonradan kazandığı değerle değil, doğuştan kazandığı değerle ilgilidir. Bununla ilgili Tin Suresi 4. ayette: “Doğrusu, biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” buyurarak beşeri yönüne vurgusu itibariyle varlıksal bir değer ifade etmesi çok kıymetlidir. Yine Rasulü Ekrem’in (sav): “Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi yahut Hıristiyan veya Mecûsî yapar…” (Dipnot 5) buyurması insanın fıtratına vurgu yapmasıyla değerini göstermesi bakımından da kıymetlidir. Yani en güzel surette fıtrat üzere yaratılması tanımıyla insanın İslamiyet’te ele alınış biçimi, onun doğuştan değerine vurgu yapıldığının biricik nişanesidir.

Burada şu hususa değinmekte fayda var. İslamiyet’te insanlar sonradan değer kazanmazlar çünkü onlar doğuştan değerlidirler ama kötü şeyler yaparak değerlerini kaybederler. Hatta güzel şeyler yaparak değerlerine değer bile katarlar. Mesela Hucurat Suresi 13. ayette: “Allah katında sizin en üstününüz en takvalı (Allah’a karşı en saygılı) olanınızdır.” buyurulur.

Doğuştan getirdiğimiz beşeri özellikler itibariyle insanların değiştiremedikleri bazı şeyleri değersizlik duygusu yaratacak şekilde duygusal istismar yapılması çok irrite edici bir davranıştır. Değer kazanmak uğruna doğuştan getirdiğiniz özelliklerinize bir şeyler katmak mecburiyetinde değilsiniz. Hayatınızı devam ettirmek için yaratılışınızdan gelen özelliklere bir şeyler katmak mecburiyetindesiniz. İnsanın 15 saniyede değiştiremeyeceği beşeri yönleri değer tartışmasına açmak en masum tabiriyle kötülüktür. Müktesebatımızda yaratılanı yaratandan ötürü sevme geleneği insanın her halükarda sevildiğini ve değerli olduğunu göstermesi bakımından kıymete haizdir. Değerlisiniz efendim selametle :)

Dipnot 2: Gerlegiz, Adem “Kur’an’da Beşer Kavramı”, YIL: 12, CİLT: 12, SAYI: 23, Ocak-Haziran 2019/1, ss. 151 – 175 (chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://isamveri.org/pdfdrg/D03434/2019_23/2019_23_GERLEGIZ.pdf)

Dipnot 3:

Dipnot 5: B4775 Buhârî, Tefsîr, (Rûm) 2; M6755 Müslim, Kader, 22

 
 
 

Comments


bottom of page