top of page

GECEYE KANDİL YAK (REGAİB)



Bugün Regaib Kandili. Regaib Arapça r-ğ-b (رغب) kökünden türeme bir şeyi fazla istemek, arzulamak, çokça bağış ve lütuf anlamlarına gelir. (Râğıb el-İsfâhanî, Müfredat, r-ğ-b maddesi, s. 404)

Kök manasına bakarsak bir şeyi arzulamak ancak onu umut etmekten geçer. Bu gece umut edenlerin gecesidir diyebiliriz. Umudunu yitirmeyenlerin gecesi. Yani tüm yollar bitti deseler de yeni yolları keşfetmek isteyenlerin gecesi. Yorulduğunu görse de bir adımlık enerjiyi küçük görmeyenlerin gecesi.

Bir şehre girerseniz sizi önce ilk trafik ışıkları durdurur. Regaib de sanki bu şehrin ilk trafik ışıkları gibidir. Kırmızı ışığıyla dur biraz yavaşla der. Işıklarda durmadan geçerseniz vicdan kameranız onca uzun yola ve hıza rağmen biraz durman ve bu ışık altında dinlenmen gerektiğini söyleyerek sana bir ceza yazar. Yavaşla diyen psikologlar ne demek istediğimi anlamışlardır. Işığa gelip de durduğunuzda etrafınızdaki doğal güzelliklerin daha da farkına varırsınız. Birileri kandilleri eleştire dursun biz bu yavaşlamanın hazzıyla ve huzur veren bir duyguyla yolumuza devam edelim. Çünkü bizim hala umudumuz (Regaib) var ve bir kandil gibi yanmaya devam edecek.

Kandil de bir aydınlatma aracıdır. Karanlıklarda yolumuzu bulmak için kullanırız. Hoş şimdilerde bu teknolojik aleti pek kullandığımız söylenemez ama maksadına odaklanırsak aydınlatma aracı olması bizi ifade etmeye yeterlidir. Zaten görünenin arkasındakini görmek değil mi amacımız. Bu kandil de olabilir, çerağ da olabilir ya da bir başkası. Ne önemi var?

Gecesini ışıkla aydınlatanlar nasıl etrafına hükmedebiliyor, elinin altındakilere sözünü geçirebiliyorsa, geceye kandil sunanlar ve delil yakanlar da bir o kadar cahillik ve zulme hükmedebilirler. Geceye kandil sunmak cahillikten uzak olmak, zulmetmekten kaçınmak demektir. Empati duygusuna sahip olmak, akıl ve vicdana göre hareket edip, vahyin ısı ve ışığından faydalanmaktır. Cahil önünü görmez. Bir sonraki olaya vakıf değildir. Ne yaptığını bilmez. Zalim de önünü göremez. İhtirasları o kadar çevrelemiştir ki önündeki mazlumun sesini duyamaz. Duysa da anlayamaz.

İşte tüm bu karanlıklardan aydınlığa çıkacak bir umudumuz (Regaibimiz) var. Vahiy de öyle demiyor mu: “De ki Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Zümer, 53)

Regaibimiz (umudumuz) eksik olmasın efendim. Mübarek olsun.

 
 
 

Comentarios


bottom of page