DOĞRULUK
- Mustafa Telli
- 6 Şub
- 2 dakikada okunur

Doğruluğu kısaca bir insanın sözleri ve davranışlarının içiyle uyumlu olması olarak tarif edebiliriz. Kuşkusuz bu ahlaki açıdan ele alınan bir tariftir. Görünen bir şeyin hakikatle uyumlu olması da yine doğruluk olarak tanımlanabilir. Mesela test çözen öğrencinin cevabı, hakiki cevapla uyumluysa öğrenci o soruyu doğru cevaplandırmıştır deriz. Çünkü görünen cevap hakiki cevapla uyumludur. Farkında mısınız bu tabirler gerçeklikle temas etmenin ne kadar önemli olduğunu bize gösteriyor.
Doğruluğun diğer adı Sıdk’tır. Yine dürüstlükle çok yakın anlamlıdır. Doğruluk, dinimizin belkide en temel ahlaki bel kemiğini oluşturan bir değerdir. Kur’an’ın en baş suresi olan Fatiha’nın 6. ayetinde: “Bizi doğru yola (istikametli yola) ilet” diye namazlarımızda ve başka mahfillerde sürekli dua ederiz. Rabbimiz bu istikamet dediği doğru yolu 7. ayette şöyle tarif eder: “Nimet verdiklerinin yoluna...” Allah nimet verdikleri doğru yol sahiplerinin kimler olduğunu ise Nisa suresi 69. ayette şöyle bildirir: “Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle, iyilerle birliktedir. Bunlar ne güzel arkadaştır!” Ayete bakılırsa nimet verilen bu doğru insanlar; peygamberler, sıddıklar, şehitler ve iyilerdir. Bu tarif edilen insanların hep ahlaki erdemlere sahip olması bir tesadüf olmasa gerek! Tesadüf değil, çünkü bu erdemler sorumluluk aldıran ve harekete geçiren değerlerdir.
Rasulü Ekrem Efendimizin (sav) doğrulukla ilgili şu hadisini duymadıysanız çok şey kaybetmiş olabilirsiniz: “Doğruluktan ayrılmayınız. Muhakkak ki doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğru olanı ararsa Allah katında ‘sıddîk’ (özü sözü bir olan kişi) olarak yazılır. Yalandan sakının! Çünkü yalan kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleyip, yalanı araştıra araştıra Allah katında yalancı olarak yazılır.” (Müslim, Birr, 105) Bu hadis öyle çarpıcı ve öyle güzel bir hadis ki insanların doğru olmak için ellerinde bir fırsatının mutlaka olduğunu hatırlatır. Yalan söyleyen veya söylemek zorunda kalan insanın “artık benden ahlaklı biri olmaz, ben çok kötü biriyim” deyip daha da kötü olmasına gerek olmadığını hatırlatır. Umudunu kaybetmeyen kardeşime sesleniyorum, hiçbir tövbe için asla geç değil! Bizi cennete götüren bu yol çok uzakta ve de zor değil.
Doğruluk kanımca iç huzurun ve rahatlığın anahtarıdır. Samimiyetin yakıtıdır. Çünkü hakikatle ne kadar uyumlu ve senkronize olabilirseniz hayatı o kadar akışında ve doyumlu yaşarsınız. İşte 571 yılında doğmuş 632 yılında vefat etmiş ve etrafınca “Güvenilir Muhammed” unvanını kazanmış peygamberimizin bize tebliğ ettiği Kur’an’ı ve onun en güzel sünnetini “üsve-i hasene” olarak almak en büyük kazanımımız olacaktır. O (sav) hayatı boyunca güvenilir yaşayarak peygamberliğinden önce de halkın sempatisini kazanmıştır. Bunu sadece O (sav) değil tarih boyunca bütün peygamberler de salık vermiş, iç huzuru yakalamak için bize bu ahlaki doğruluk formüllerini tevdi etmiştir. İnşallah bu istikamette Peygamberler ve Doğrularla beraber haşrolmak dileğiyle...
Comentarios