DEPREM KADER MİDİR?
- Mustafa Telli
- 22 Eyl 2023
- 2 dakikada okunur

Öncelikle depremde vefat eden kardeşlerime Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Ülke olarak çok üzgünüz çok. Bu acıyı tarif etmemi lütfen beklemeyin. Şu günlerde uyumanın, yemenin, su içmenin, ısınmanın hatta nefes almanın utancını yaşar gibiyim. Enkazdan kurtarılan insanları gördükçe mutlu oluyor, ölen insanların sayısını gördükçe kahroluyoruz. Acıyla mutluluk hep yan yana ama acı hep baskın bu aralar. Ne kadar üzülüyor olsak da bu acıya merhem olmak da yine bizim elimizde. Umudumuzu asla kaybetmeyeceğiz.
Şükür ülkemizde adeta Tekâlif-i Millîye emirleri çıkarılmış gibi her birimiz deprem zedelere yardım etmek için elinden gelen gayreti gösteriyor. “Sizi en iyi biz anlarız” diyen bir Sakaryalı kardeşimin 23 sene önceki yaşadığı acının tazeliği hala hissediliyor. Herkes çorbada bir tuzu olsun derdiyle canhıraş çabalıyor. Ülkemin gönlü güzel bu yardımseverliği oldukça bir yıkılsak da bin dirileceğimizin teminatını veriyor elhamdülillah.
Dayanışmanın zirvesini yaşamakla beraber yukarıda başlığını attığım konuya değinmemin bir sebebi var. Toplumumuz ne zaman bir felaket yaşasa (deprem, yangın, sel, afet vs.) ardından mutlaka kader konusunun tartışıldığına şahit olursunuz ve ağzı olan herkes doğru yanlış kafasına göre bir şeyler konuşur. Bu konuda sizlere çok kısa bir şekilde doğru bilgiyi vermenin elzem olduğunu düşünüyorum. Çünkü kadere iman meselesi, bir Müslümanın duygularını ayakta tutan ve onun bilim ve teknoloji alanında üretim yapabilmesini sağlayan başat bir iman türüdür.
Kader konusunu ilerleyen zamanlarda belki daha derinlemesine anlatırız ama şimdi sizlere kısaca şöyle özetleyebilirim. Kader, Kur’an’da ölçü, düzen, sistem ve yasa anlamına gelir. Kamer suresi 49. Ayette Cenabı Hak: “Biz her şeyi kadere göre (bir ölçüye göre) yarattık.” buyurur. Evren, Allah tarafından yasalarla (kaderle) idare edilir. Fiziksel yasalar, biyolojik yasalar Allah’ın yasalarıdır. Allah’ın yasalarına da Sünnetullah diyoruz. Çünkü biz Müslümanlar, evreni idare edenin Allah olduğuna inanıyoruz.
Bakın Cenabı Hak Sünnetullah’ı Fetih suresi 23. ayette: “Allah’ın öteden beri işleyip duran kanunu (budur). Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.” buyurarak yasalarının değişmediğinden de bahseder. Yani deprem Sünnetullah ile Allah’ın yasalarıyla olmaktadır. Bu kural değişmemektedir.
Bir Müslüman depremle karşı karşıya geldiğinde bu yaşadığı tabiat olayının tesadüflerle değil Allah’ın yasalarıyla (Kaderle, Sünnetullah ile) gerçekleştiğine inanır. Bilim insanları bu tabiat olayına karşı tamamıyla pasif olmadığımızı da söylerler. Yani bizlerin tedbir alabileceğinden bahsederler. Tedbir aldığımız takdirde hayatta kalabileceğimizin teminatını verirler. Bunun en güzel örneğini Japonya’nın, bilim insanlarının aldığı tedbirlere uyarak deprem felaketinden az hasarla hatta sıfır hasarla kurtulabilmesinde görebiliyoruz.
Tabi ki aldığımız hiçbir tedbir bizi illaki %100 kurtaracağı anlamına gelmez. Tedbir aldıktan sonra da başımıza bela gelebilir. Burada önemli olan bir insanın tedbir alıp almaması veya aldıktan sonra Allah’ın kendisine yardım edeceğine inanıp inanmamasıdır.
Zaten dinimizde Sünnetullah’a göre tüm tedbirleri aldıktan sonra Allah’a güvenmeye Tevekkül diyoruz. Allah Rasulü “Önce deveni bağla sonra tevekkül et” buyurur. Kendi kusurunu Kadere yüklemek dini, akli, vicdani ve hatta ahlaki değildir.
Umarım yaraları çabuk sararız, umarım ayağa çabuk kalkarız, umarım daha güzel bir ülkemle daha güzel bir gelecek inşa ederiz. Rabbim bu yolda hepimize güç, kuvvet ve sabır versin.
Comments