ALLAH’IN VARLIĞININ DELİLİ -3
- Mustafa Telli
- 26 Kas 2023
- 3 dakikada okunur

Bu yazıda Allah’ın varlığının delili konusundaki 3. Yazımı ele alacağım. Bu yazı O’nun varlığının ontolojik varlık delilinin temellendirilmesi olacaktır. Bunu yapmamdaki amaç tabi ki inandığım Allah’ın varlığının delilini izah etmek olacaktır ama spesifik olarak ontolojik varlık temellendirilmelerinin farklı varyasyonlarına ışık tutmaktır. Yani Amerika’yı yeniden keşfetmiyoruz. Bunlar önceden yapılan izahlardır. Biraz teferruat yapalım istedik.
Öncelikle varlık ele alınırken bu varlığın fizik dünyasındaki durumu ele alınacaktır. Fizik dünyasından verilen varlık örnekleri Allah’a işaret eden birer analoji örnekleridir. Aksi durumda bu izahı yapmazsak Allah sanki panteizm ile temellendirilmeye çalışıyormuş gibi bir sonuca götürecektir. Bu temellendirmenin ana ekseni, sadece benzerliği olduğu içindir. Hatta teşbihte hata olmaz denmesinin sebebi de konu daha iyi anlaşılması amacıyla söylenir. Bunu yapmamızın sebebi Allah’ı daha iyi anlamak ve anlatmaktır.

Şimdi bir nesne düşünelim mesela tuğla. Uzaktan baktığımızda onun bir tuğla olduğunu kabul ederiz. Boyutuyla, cinsiyle, rengiyle vs. Bu tuğlanın herhangi bir köşesine odaklanalım. Çok yakından baktığımızda bir sınırının olduğunu göreceğiz. Mekanik fiziğe göre bir sınırının olduğunu çıplak gözle görebiliriz. Bu yakınlaşma kuantum ölçeğinde olsaydı orada tuğlanın içindeki atomlardan bir atoma şahit olacaktık ama kendisini ve sınırlarını tam olarak belirleyemeyecektir. Çünkü kuantum fiziğinde belirsizlik ilkesi vardır. Yani Alman fizikçi Werner Heisenberg tarafından ortaya atılan Belirsizlik ilkesi, kuantum parçacıklarının hem dalga hem de tanecik özelliği gösterdiği gerçeğinden kaynaklanır. Bu ilke, kuantum dünyasının mekanik fizikteki gibi deterministik olmadığını, yani geleceğin kesin olarak tahmin edilemeyeceğini gösterir. Ayrıca, kuantum parçacıklarının gerçekliğinin, gözlemciye bağlı olduğunu, yani gözlem yapmadan parçacıkların kesin bir konum, momentum, enerji ya da başka bir özellik taşımadığını gösterir. (Chat GPT4, Belirsizlik İlkesi)

Sınırlarını tam olarak ortaya koyamadığımız ama varlığından emin olduğumuz bir varlık gerçeği hakikati itibariyle çok şaşırtıcıdır. Kuantum dünyasını ölçmeye tabi tuttuğunuzda, parçacık etkisiyle var gibi; ölçmediğinizde dalga etkisiyle yok gibi davranması da hayret vericidir. Bunu çift yarık deneyiyle daha iyi anlayabilirsiniz. Ayrıca kuantum dünyasının mekanik dünyadan ayrıldığı sınır, kesin bir değer değil, bir aralıktır. Bu aralık, parçacığın dalga boyunun, parçacığın boyutuna göre ne kadar büyük ya da küçük olduğuna bağlıdır. Bu aralıkta, hem kuantum hem de klasik etkiler gözlenebilir. (Chat GPT4, Kuantum Dünyasının Mekanik Dünyadan Ayrıldığı Sınır) Yani kısaca kuantum dünyasının sınırlarını ortaya koyamadığımız paradoksunda kıvranmaktan mekanik dünyada sınırlarından emin olduğumuz bir tuğla gerçeğine zıplıyoruz.
Yalnız felsefi açıdan bakıldığında Heidegger’den mülhem ontik manada varlığın duyularla nasıl algılandığından ziyade ontolojik varlığın gerçekliğe hangi fenomenolojik ilkelerle ortaya çıktığı problemi belki burada irdelenmesi gereken bir durumdur. Açıkçası bu konuda duyuların verdiği bilgiye güvenilmesi gereken bir inancı taşımak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Zira bu kabul olmazsa bilim yapmamız mümkün olmayacaktır. Yine görünenin (fenomenin) arkasındaki özü kavramak ruh, akıl ve vahiyle gerçekleşecektir. Bir manada varlığı yok olarak kabul etmenin (Nihilizm’in) varlığa bir hakaret olduğu kanaatindeyim. Bu varlığın yok gibi davranması veya sınırlarının belirlenememesi onun gerçekte olmadığı anlamına gelmez. Sadece yorumlama şeklimizi belirler.
Kuantum fiziğinin belirsizlik ilkesi ile mekanik fiziğin determinist ilkesi bir paradoksa girer gibi görünür. Yani düzensiz gibi olup aslında düzenli olan, sınırlarının olmayıp aslında bir sınırının olması, parça ya da dalga gibi davranması vs. tüm bu ilişkiler bana Zâhir ve Bâtın olan Allah’ın isimlerini hatırlatıyor. Yani bilimsel araştırmalarda veya olgularda kendini gizleyen Bâtın (cc), vahiy, mantık, matematik ve tümden gelimle kendini gösteren Zâhir (cc)’e inkılab ediyor. Kendini gizleyen Bâtın olan Allah, kendini izhar eden Zâhir olan yine Allah. Bu bir çelişki gibi görünür ama aslında evrendeki diğer varlıklarda da bu böyledir. Var gibi görünür ama yoktur. Yok gibi görünür ama vardır. Varlıkların bu zahir ve batın yönü Allah’ında zahir ve batın yönüne benzerler. Öyleyse varlığından şüphe etmediğin varlıktan şüphe etmeyen Talip, neden Allah’tan şüphe edersin!?
Allah bir hazinedir. O’nu aramak, O’na râm olmak, O’na bakmak, O’nunla bakmak bakışların en güzeli. O’nu, nerede nasıl bulmaya çalışırsanız O, orada size yetişecektir.
Comments